Dediği Sultan Ve Mazlum Bababalım!

Denizli’nin Pamukkale İlçesi, Karataş Mahallesi, Yukarı Tekke Mevki, Denizli tarihine damga vuran en önemli yerlerden biri. Kazak Abdal Sultan, Dediği Yaser Ali Sultan ve Hacı Hüseyin Mazlum Bababalım’ın huzurgahı. Şimdiki Teleferik ve Zeytin Yaylasının olduğu yer. Neredeyse Denizli tarihini baştan sona yaşamış ve şahit olmuş huzur dolu bir nokta. Bir önceki yapmış olduğumuz haber de yine buradan söz etmiş ve Kazak Abdal Sultan Türbesi ile hikayesini anlatmıştık. Buranın Denizli’nin en ünlü tanınmış ailelerinden Babalım ailesinin ilk evi olduğunu da belirtmiştik. Türkiye Cumhuriyetinin ilk Denizli Milletvekili, Atatürk’ün yol arkadaşı Hacı Mazlum Bababalım’ın kabrinin de burada olduğunu ilk haberimizde yazmıştık. Cumhuriyet Döneminde Tekke ve Zaviyerin Kapatma Kararına rağmen faaliyetine izin verilen tek yer. Milli Mücadelenin sınır koruyucuları. İstiklal Madalyası Sahipleri. Şimdi sizlere “Dediği Sultan” ve “Mazlum Babalım’dan” bahsedeceğiz.

DEDİĞİ YASER ALİ SULTAN…

Dediği Sultan, Dediği Yeter Sultan veya Dediği Yaser Ali Sultan olarak adlandırılan zat-ı muhterem. Osmanlı belgelerinde “Yeni Tekke” olarak isimlendirilir. Dediği Yaser Ali Sultan, Horasan Türklerinden olduğu rivayet edilmektedir. Kısa hikayesinde, “Dediği Yaser Ali Sultan’ın, annesinden habersiz askere yazıldığı için Anadolu’nun fethi için sefere çıkan bir ordu birliğine çağrılmıştır. Annesi çaresizdir ama yolda yemesi için torbasına biraz yol azığı koymuştur. Günlerce süren savaş sırasında, annesinin çantasına koyduğu azığı bile unutmuştur.

Dediği Yaser Ali Sultan, Anadolu’nun bir bölgesinde düşmanla savaşırken, ordunun yiyeceği bitmiş, açlık çekmeye başlamışlardır. O zaman Dediği Yaser Ali Sultan, annesinin torbasına koyduğu yiyecek aklına gelmiştir. Çantasından çıkardığı yiyecek kendisini ve silah arkadaşlarının tamamını doyurmuştur.” Şeklindedir. Tekkenin kuruluşuyla ilgili tahliller yapılırken sırasıyla Sarı İsmail, Abdal Musa, Teslim Baba gibi şahsiyetlerin hayatından bahsedilmiş Denizli’ye gelişleri, birbirleri arasındaki halef / selef durumları ve Dediği Tekkesi’nin kuruluşu ile olan ilişkileri belirlenmeye çalışılmıştır. Bu şahsiyetlerden biri olan Kazak Abdal’ın, XVI. yüzyılın sonlarında Dediği Tekkesi’nin derbentten (ribâttan) tekkeye dönüşümünde ve tekke etrafında yeni yerleşim yeri kurulmasında önemli rol oynadığından söz edilmektedir. Üzerinde oldukça detaylı bir biçimde durulan Kazak Abdal’ın ölümünden sonra, yerine Dediği Yaser Ali Sultan’ın tekkenin başına geçtiği ve tekkenin onun adıyla anıldığı belirtilmektedir.

Kazak Abdal Sultan’ın Türbesinin elli metre kadar yukarında Dediği Sultan’ın Türbesi bulunmaktadır. Dediği Sultan’ın Türbesinin tam karşısında da Hacı Mazlum Bababalım’ın kabri bulunmaktadır. Bu Türbelerin bakımı ve restorasyonu ile Bababalım ailesi ilgilenmekte olup halen türbadarlığını Uğur Bababalım yapmaktadır. Kazak Abdal ve Dediği Sultan Türbeleri yeniden restore edilmiştir. Ancak, sadece tarihi cami tamamen yıkılmış haldedir. Kazak Abdal ve Dediği Yeter Sultan Türbesine gelindiğinde 3 ayrı konak karşınıza çıkmaktadır. Bunlardan biri Türbedarların kaldığı yer, diğeri yenilip içilen yer, sonuncusu ise misafirlerin konakladığı yerdir. Tüm binalar tarihi dokusunu halen korumaktadır. Yorgunluğunuzu atmak istediğinizde yayla suyu ile odun ocağında demlenen çay ikram edilir. Bu çayın tadını sadece içenler bilir.

HACI HÜSEYİN MAZLUM BABABALIM…

Şimdi de gelelim Denizli’nin ilk Milletvekili Hacı Hüseyin Mazlum Bababalım’a. 1858 yılında doğan Mazlum Babalım, 1945 yılında hayatını kaybetmiştir. Kabri, Dediği Sultan Türbesinde yer almaktadır. Milli Mücadele döneminde aktif rol oynayan Hacı Hüseyin Mazlum Bababalım, sakini bulundukları tarihi Dediği Tekkesinin son tekkenişini olup, Bektaşilik tarikatı içinde halifelik makamına kadar yükselmiştir.

Oğulları Süleyman, Cafer Sadık ve Mümtaz I. Dünya Savaşı’nda farklı cephelerde savaşmış, bunlardan Süleyman Galiçya cephesinde şehit düşmüştür. Mümtaz ve Cafer Sadık ise Milli Mücadele döneminde kurdukları Yıldırım Müfrezesi ile Aydın-Köşk-Denizli havalisinde Yunanlılarla çarpışmış, yaşanan Denizli olayına müdahil olmuş, daha sonra 57. Tümenin içinde mücadelelerine devam etmişlerdir. Lozan görüşmeleri sürerken Cafer Sadık, Seferihisar’da şehit düşmüştür.

Hüseyin Mazlum ise bu süreçte Nazilli kongresine Tavas temsilcisi olarak katılmış, ardından I. TBMM’ye Denizli’den gönderilen beş vekilden biri olmuş ve Meclis’te aktif rol oynamıştır. Bu faaliyetleri ile Bababalım Ailesi, Denizli-Tavas bölgesinde, Aydın Cephesinde ve I.TBMM’de Milli Mücadele’nin önemli bir parçası olmuştur. Hüseyin Mazlum ve ailesi, Denizli-Tavas-Acıpayam güzergâhında Karataş Köy’ü yakınlarında tarihi bir yol üzerinde konumlanmış bir Bektaşi tekkesi olan Dediği Tekkesi’nin sakinleridir. Bu tekkenin son tekkenişini Hüseyin Mazlum’dur. Bugünkü bilgilerimize göre, XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Bababalım ailesi burada tekkenişinlik görevini yürütmüştür. Aileden tespiti yapılabilen ilk kişi Seyyid Ali’dir. Seyyid Ali 1724-1767 yılları arasında burada tekkenişindir. Ailenin bilinen en büyük atasının “seyyid” ünvanını taşıması, onların soylarını Hz. Peygamber sülalesine dayandırdıklarını gösterir. Bu durum, Bektaşilik içinde yaygındır. Hüseyin Mazlum’un babası Ali Dede, annesi Hatice Hanım’dır. 1940 yılında düzenlenen nüfus kaydına göre H. 1275/M. 1858-18597, TBMM arşivinde yer alan özgeçmişine göre ise H. 1276/1859-1860 doğumludur. Babasının ölümünden sonra (H. 1283/M. 1866-1867) tekkenişinliğe atanmıştır.

Bababalım ailesi, Hüseyin Mazlum devrinde Karataş köyü yakınlarındaki Teslim Baba Tekkesinin de tekkenişinliğini yürütmüştür. Hüseyin Mazlum Denizli’de medresede eğitim görmüş, aynı zamanda Bektaşilik tarikatı içinde de ilerlemiş halifelik makamına kadar yükselmiştir. Döneminin tanınmış, önde gelen Babagân Bektaşileri arasındadır. Tarihi tam olarak bilinemese de I. Dünya Savaşı arifesinde hacca da gitmiştir. Hüseyin Mazlum’un tekkenişinlik dönemi, Dediği Tekkesi’nin yeniden imar edildiği bir dönemdir. O, Dediği Sultan Türbesi’ni H. 1302/M. 1884-1885’de tamir, Dediği Dergâhını ise H. 1325/M. 1907-1908 yılında inşa ettirmiştir. Hem türbenin hem de dergâhın kitabelerinden ve yazdığı şiirlerinden Hüseyin Mazlum’un Hak ve Ehl-i Beyt sevgisiyle yoğrulduğu söylenebilir. Mezar taşında da mürşid ve halifelik makamına yükselmiş biri olarak tanımlanmaktadır. Hüseyin Mazlum’un iki eşi vardır. Birinci eşi Ümmü Hanım’dan Ali, Mehmet Mümtaz ve Süleyman isimli üç oğlu, ikinci eşi Zeliha Hanım’dan ise beş erkek evladı olmuştur. Bunlar, Muharrem, Hüseyin Mazlum, Ahmet Muhtar, Hüseyin Hulki Rıza ve Cafer Sadık’tır. I. Dünya Savaşı başladıktan sonra oğullarından Süleyman Galiçya cephesinde, Cafer Sadık Kafkas Cephesi’nde, Mümtaz ise Irak’ta Kutü’l-amare’de ve Hemedan’da savaşmıştır. Bu süreçte oğlu Süleyman Galiçya Cephesi’nde şehit olmuştur. Cafer Sadık ise aileden alınan bilgilere göre, Kafkas cephesinde Ruslara karşı savaşırken esir düşmüştür. Ruslar tarafından Sibirya’ya götürülmüş, Bolşevik ihtilali sırasında bir vesile ile kaçarak Almanya’ya gitmiştir. Buradan ailesine mektup göndererek yaşadığını bildirdikten sonra bilahare yurduna dönmüştür. Mümtaz da Irak Cephesi’nden sağ olarak evine gelebilmiştir.

5 Şubat 1931’de Denizli ziyaretinden dönen Mustafa Kemal Atatürk’ü, tren garında İzmir’e uğurlayacak heyetin arasında TBMM 1’inci dönem Denizli Milletvekili Hacı Mazlum Bababalım da vardı. Sohbet esnasında Hacı Mazlum Bababalım’ın Atatürk’e aktardığı karayolu ile şehirlerarası yolcu taşımacılığı fikri, Atatürk tarafından takdir ve teşvik görmüştü. Ancak o dönemin şartları nedeniyle Bababalım’ın bu önemli projesi hayata geçirilemedi. Hüseyin Mazlum’a Milli Mücadeledeki katkıları nedeniyle 9 Haziran 1924 tarihli bir istiklal madalyası da verilmiştir. Oğlu Mümtaz da 57. Fırkanın ve Denizli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin inhası üzerine 472 ve 1555 nolu beratlarla iki kıta kırmızı şeritli istiklal madalyasıyla ödüllendirilmiştir. Hüseyin Mazlum’un milletvekillik görevi yaklaşık üç yıl sürmüş, Meclis’te İrşad ve Nafia komisyonlarında görev almıştır.

Milletvekillik görevinin ardından Hüseyin Mazlum Denizli’ye geri dönmüş, vefatına, yani 1945 yılına kadar tekkede yaşamış çiftçilikle meşgul olmuştur. Oğullarından Mümtaz ise Denizli Türk Ocağında önemli hizmetlerde bulunmuştur. Denizli Lisesi inşası sürecinde mektep inşaat komisyonu kurmuş, bu komisyonun ikinci reisliğini yürütmüş ve yardım toplamıştır. İsmet İnönü başbakan iken Denizli’yi ziyaret esnasında yarım kalan Denizli Lisesi’nin inşaatı için bütçeden tahsisat çıkarılmasında önemli rol oynamıştır. Daha sonra Manisa’da Sıhhıye Dairesinde çalışmış, Bektaşilik erkânında da ilerleyerek “Baba” olmuş ve 1967 yılında İzmir’de vefat etmiştir.

Milli Mücadele düşüncesinin filizlenmesinde, fiili olarak mücadelenin başlamasında ve sürdürülmesinde din adamları oldukça merkezi bir rol oynamışlardır. Halkı bilinçlendirmişler, teşkilatlandırmışlar ve cephelere her açıdan destek vermişlerdir. Bu noktada Denizli’de Müftü Ahmed Hulusi Efendi (1861- 1931) önemli bir rol oynamış, halka “cihad” çağrısı yaparak kurtuluş mücadelesinde bölgenin lideri haline gelmiştir. Bir Bektaşi Babası olan Hüseyin Mazlum da Müftü Ahmed Hulusi Efendi’nin akranıdır ve Denizli’nin önde gelen din adamlarındandır.

Osmanlı coğrafyasındaki Bektaşi gruplar içerisinde de tanınan ve sevilen sayılan bir şahsiyettir. Denizli ve Tavas bölgesinde Milli Mücadele’nin önemli destekçileri arasındadır. Ailenin tekkede oturarak önemli bir geçit noktasında yaşaması da stratejik açıdan verdikleri desteğin önemini artırmıştır. Hüseyin Mazlum’un I.TBMM’ye milletvekili olarak seçilmesinde bu özellikleri etkili olmuştur. Oğlu Mümtaz Bey de diğer kardeşleriyle birlikte Aydın, Köşk Cephesinin önemli birer müdafaacısı olmuş, aile I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele Dönemi’nde Süleyman ve Cafer Sadık adlı iki ferdini vatan uğrunda feda etmiştir.

HAYAL GERÇEK OLUYOR…

YIL  1962

İkinci Dünya Savaşı’nın bitişinden sonra yeniden canlanmaya başlayan Dünya ticaretinin ülkemize yansımaları 1950’li yıllarda kendini hissettirmeye başladı. Türkiye’nin çehresi değişiyordu; Fabrikalar ve barajlar yapılıyor, şehirlerarası yollar açılıyordu. Gün geçtikçe yayılan ve gelişen karayolu ağı beraberinde şehirlerarası ulaşım ihtiyacını doğurdu. Demir yollarının ulaşamadığı kentler arasında yolcu taşınıyordu. Bu hareket Ege’de bazı oluşumları da beraberinde getirdi. Geçmişi Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar uzanan Hacı Mazlum Bababalım’ın Atatürk’ten onay aldığı projesi, 1962 yılında torunları tarafından hayata geçirildi. Adını Denizli’nin doğa harikası (Hierapolis) Pamukkale’den alan ‘Pamukkale Turizm’ Bababalım ailesi tarafından kuruldu. Tarih 16 Ocak 1962’idi.

YIL 1972

Hacı Mazlum Bababalım’ın hayali gerçek oldu ve Pamukkale Turizm, İlk seferlerini Denizli–İstanbul ve Denizli–Ankara güzergâhlarında gerçekleştirdi. Güven veren hizmeti ve samimiyeti ile kısa sürede yolcuların ilgisini ve güvenini kazandı. Pamukkale Turizm, 1972 yılına gelindiğinde birçok güzergâhta hizmet vermeye başladı, ulusal marka kimliği ile Genel Merkezi İzmir’e taşıdı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Denizli garajında aktarılan ve Atatürk tarafından takdir gören proje hayata geçmiş oldu.